Sürekli olarak bu sözleri duyuyor yada onlara tanık oluyoruz: insanın bilimi olağanüstü ilerlediği bu zamanda, başka kürelerde yaşam konusu ileri sürüldüğü bir zamanda ve tıp biliminin hayran edici gelişmeleri sözkonusu olan bir zamanda din ve mezhepten konuşmanın artık bir yeri yoktur.
Hem de yüzlerce sene önce ve zamanlarının bile uygarlığından haberleri olmayan bir kavmin içinde çıkan bir din! Görüldüğü kadarıyla bu iddia en azı görünümde bir çeşit uyanıklık ve yeni gelişmelerden haberdar olmakla ilgilidir. Sanki bu iddiayı eden kişi zeki ve düşünür biridir.
Bu kısa yazıda biz bu iddianın tamamen batıl olduğunu göstermektir. Birinci aşamada sadece akılcı yöntem ile ilerleyeceğiz ve sonraki aşamada ise önceki nedenlere dayanacağız.
İlk Aşama:
Bu bölümde sadece yukarıdaki iddianın doğruluğunun belli olmadığını göstermek istiyoruz. Bu yüzden şimdilik bizim kastımız bu iddianın doğru olmadığını değil kuşkulu olduğunu göstermektir.
Sözümüzü bir varsayım ile başlıyoruz: sadece insan yaşamının bu dünyadan başka bir yerde devam edeceğini varsayın. Başka bir deyişle insanın iyi yada kötü sonu belli olacağı ahiretin varlığını varsayın.
Diğer taraftan biz insanların bu dünyadaki yaşadığımız sürece yaptığımız ameller oradaki sonsuz mutluluk yada bedbahtlığımız için tamamen etkili olsun. Böyle bir akılca doğru olan (ancak şimdilik ispat edilmemiştir) varsayımı kabul edersek, kendi kendine bir soru ortaya çıkmaktadır: biz hangi işlerin orada hangi etkisi olduğunu nasıl ve hangi yöntemle anlayacağız? Çünkü akıl yada tecrübe gibi insanî araçların hiç birinde böyle bir güç yoktur. Aslında ahiret aleminden bizim hiç bir açık, aydın, doğru ve dürüst bir tecrübemiz yoktur.