Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla
Allah’ın peygamberi Yakup Ken’an diyarında yaşıyordu. İlk zamanlar o, çok fakir bir çiftçi idi. Fakat çok çalıştığı için giderek zenginleşti. Geniş arazi ve çok sayıda hayvana sahip oldu. Yakup’un on iki oğlu vardı. Onların en küçüğü Yusuf ve Bünyamin idi. Bu iki kardeş Yakup’un çok şefkatli ve fedakâr eşi Rahil’den dünyaya gelmişti. Yakup, oğullarının hepsini seviyordu. Ancak Yusuf’a daha fazla ilgi gösteriyordu. Çünkü Yusuf; annesi Rahil’e çok benziyordu. Rahil, ikinci oğlu Bünyamin’i dünyaya getirdiğinde vefat etmişti. Onun ölümüne Yakup çok üzülmüştü. Yusuf’la Bünyamin de küçük yaşta annelerini kaybetmenin acısını yaşıyorlardı. Bu yüzden Yakup, o iki kardeşe daha fazla ilgi gösteriyordu.
Yusuf, büyüdükçe annesine daha çok benziyordu. Yakup, onu gördüğünde fedakâr eşi Rahil’i hatırlıyordu. Bu yüzden günden güne Yusuf’a olan sevgisi daha da artıyordu. Yusuf, çok sevimli bir çocuktu. Çok yakışıklı ve aynı zamanda kalbi sevgi doluydu. Ancak Yusuf’un üvey kardeşleri, onu çok kıskanıyorlardı. Babalarının ona gösterdiği ilgiden rahatsızlık duyuyorlardı.
(4-5) Bir gece Yusuf, acayip bir rüya gördü. Sabah olunca koşarak babasının yanına geldi ve dedi ki: ‘Ben rüyamda Ay, Güneş ve on bir yıldızın bana secde ettiklerini gördüm.’
Rüyaların tabirini bilen Yakup, bunları duyunca Yusuf’u bağrına bastı ve dedi ki: ‘Oğlum! Bu rüya, gelecekte senin çok güçlü olacağını ve herkesin sana saygı göstereceğinin habercisidir. On bir yıldız kardeşlerindir. Ay ve Güneş ise ben ve annen Rahil’dir. Yüce Allah sana peygamberlik verecektir. Senin çok parlak bir geleceğin var. Ancak sakın bu rüyayı kardeşlerine anlatma. Çünkü kardeşlerin kıskançtırlar ve sana bir zarar verebilirler.’
Bu rüya, Yakup’un Yusuf’a beslediği sevgiyi daha da artırdı. Yusuf’u önceleri kıskanan üvey kardeşlerinin kıskançlığı ise artık düşmanlığa dönüşmüştü. Artık Yusuf’u görmeye bile tahammülleri kalmamıştı.
Onlar kendi aralarında konuştular ve babalarının kendilerine az ilgi göstermesinin tek sebebinin Yusuf olduğu sonucuna vardılar. Hep birlikte Yusuf’u babalarından ayırmaya karar verdiler. Ama nasıl? Onu ya öldüreceklerdi veya uzak bir yere götürüp bırakacaklar, böylece açlık ve susuzluktan ölecekti.
Rubin adındaki kardeş farklı bir görüş belirtti ve dedi ki: Benim güzel bir fikrim var. Yusuf’u babasından ayırmak istiyorsanız onu sahraya götürmeli ve kervanların yolu üzerindeki bir kuyuya atmalısınız. Oradan geçen kervanlardan biri Yusuf’u bulacak ve yanına alıp götürecektir.’