Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla
Yüce Allah’ın dünyamızı ve ilk insanları yaratmasından uzun bir süre geçmişti. Yeryüzü dereleri ve tepeleri, karaları ve denizleri, tüm güzellikleri ile ilk yaratıldığı gün gibi idi. Güneş ışığı ve ısısıyla dünyamızı aydınlatıyor ve ısıtıyordu. Karanlık gecelere de Ay ışık saçıyordu. Büyükbaş ve küçükbaş hayvanlar yemyeşil meralarda otluyor, ağaçlar çok lezzetli meyveler veriyordu. Her şey ilk günkü gibi idi. Sadece insanlar yavaş yavaş değişiyorlardı. Aynı zamanda günden güne sayıları artarak çoğalıyorlardı. Onların her biri daha fazla para ve servet toplamak için çalışıyordu.
İnsanlar daha fazla mal kazanmak için her yola başvuruyorlar, hatta bazen çok kötü işler de yapıyorlardı. Birbirleriyle savaşıyorlar ve adam öldürüyorlardı. Yani insanlar, o kadar mal toplamaya dalmışlardı ki artık Allah’ı unutmuşlardı.
Yeryüzünde Allah’ı unutmayan ve O’nun istediği şekilde yaşayan sadece bir kişi kalmıştı. O da Hz Nuh idi.
Nuh iyi bir insandı. Dürüsttü, çalışkandı, şefkatli idi ve başkalarını da düşünürdü.
Onun kalbi tertemiz ve sevgiyle doluydu. Sadece kendi ailesine değil, diğer insanlara karşı da sevgi besliyordu. Hatta hayvanlara bile iyi davranıyordu.
O ve ailesi günlük çalışmaları karşılığında kazandıkları azıcık yiyeceği fakir ve aç insanlarla paylaşıyordu.
O, kendisine verdiği nimetler karşısında sürekli Allah’a şükrediyordu. Yüce Allah da, toplumunun cahil insanlarını hidayet etmesi ve onlara doğru yolu göstermesi için Nuh’a peygamberlik verdi.
Nuh, insanların sadece Allah’a kulluk etmelerini sağlamak için çok çalıştı. Ancak bu yoldaki çabaları fayda etmedi. Onlar puta tapmaktan vazgeçmediler. Nuh’un sözlerini dinlemedikleri gibi bir de onunla alay ediyorlar ve diyorlardı ki: ‘Eğer doğru söylüyor isen Rabbinden bizim üzerimize bela göndermesini iste!’
Ancak insanları çok seven Nuh, bunu yapmıyor ve belki de günün birinde sözlerini kabul edeceklerini, Allah’a inanacaklarını ümit ediyordu. Fakat insanlar da onunla alay etmeyi bir türlü bırakmıyorlardı.
Aradan uzun yıllar geçti. Çok az sayıda insan ona iman etti. O inatçı ve kötü insanlardan artık iyice yorulmuş olan Nuh, Yüce Allah’tan onları cezalandırmasını istedi.
Allah Nuh’un duasını kabul etti. Onların hepsinin tufana kapılıp boğulacaklarını ve bu selden sadece inananların kurtulacağını haber verdi.
Yüce Allah ona bir gemi yapmasını emretti. Büyük bir gemi… Bu geminin yapımında çok sağlam ağaçları kullanmalıydı. Gemi, içine su dolmaması için üç katlı ve yüksek olmalıydı.