Belki de tam buna göre Rahim ve Hekim Allah Bakara sûresinin 151.ci ayetinde şöyle buyurur: ‘کم ارسلنا فيکم رسولا منکم يتلوا عليکم آياتنا ويز کيکم و يعلمکم الکتاب و الحکمة و يعلمکم مالم تکونوا تعلمون’
Konumuzla ilgili ilginç nokta bu ayetin sonundadır.
Ayetin sonundaki Arapça tabire göre sadece ‘bilmediğiniz’ söylenmiyor. Ayetin bilmemek hakkında olan tam doğru anlamı ‘hiç bilmediğiniz ve bilebilmeyeceğiniz’dir. (1) Bunun aynısı Bakara sûesinin 239. ayetinde de tekrar gelmiştir: ‘فاذاکروا الله کما علمکم ما لم تکونوا تعلمون’ ‘Allah’ı anın. Size bilmediğiniz şeyleri öğrettiği gibi.’ Burada hazreti Ayetullah Cevadi-yi Amuli’nin sözlerini aktarmak çok uygun olur ve burada söylemek istediğimiz konu için de iyi bir teyittir: ‘Kur’an-ı Kerim’in insani bilimsel kitapları ile en temel farklarından biri budur ki, insani bilimlerin temel öğretim ilkeleri ulaşılabilir bilimlerin başkalarına iletilmesidir ancak Kur’an-ı Kerim’de öğretim ilkesi insanların vahiy ışığından faydalanmaksızın ulaşabilmedikleri bilimler ve maarifdir.’
Ayetullah Cevadi-yi Amuli yukarıdaki iki ayeti zikredip onları tercüme ettikten sonra şöyle devam ediyor: Allah’ın peygamberleri ulaşılabilir bilimler ve akıl ile ilgili konularda da insanların dehasını aktif yapmışlar. ‘يثيروا لهم دفائن العقول’ (Nehc ul-Belağa, birinci hutbe) ancak onların temel öğretileri kayıptan perdeleri kenara çekip insan için bilimsel ve marifet yeniliklerini getirmektir. Kur’an-ı Kerim ‘hiç bilmediğiniz ve bilebilmeyeceğiniz’ kesin tabiriyle bunu söylemek istiyor çünkü buradaki fiil sadece ‘bilmediğiniz’ anlamında değildir. Kur’an-ı Kerim ‘siz normal yollardan onları bilemeyecektiniz’ demek istiyor. (1)
Evet! Gündelik ve dünya işleri hakkında duraklayan ve şaşan bir insandan ebedî dünyasının saadet yada bedbahtlık etkenlerini keşf edebilmesini nasıl bekleyebiliriz ki? Hatta bu dünya ile ilgili işlerde ve konularda hiç bir gizli ve belli olmayan bir şeyin kalmadığını bile varsayarsak, yine ebedî ahiret dünyasına yol açıp amellerin ahiretteki etkilerini keşf etmek olanaksız ve olmayan bir iştir. Belki söylediğimiz gibi bazı genel konuları anlayabiliriz ancak bir çok büyük ve küçük konular bizim için belirsiz kalacak ve vahiy ile dinin büyük veliylerinin açıklaması olmaksızın onları anlayamayacağız.
Görüldüğü kadar yine bu neden yüzünden, Allah-u Teala Bakara sûresi’nin başlangıcında 2. ayetinde şöyle buyurmuş: