üzere insan, içinde yaşadığı çevrenin olumsuz telkinlerinden hak din ahlakı anlatıldığında hemen uzaklaşacak, Yüce Allah'ın varlığını ve birliğini kabul edecek fıtratta yaratılmıştır. Aslında insanların tevhid inancına Ayette bildirildiği üzere insan, içinde yaşadığı çevrenin olumsuz telkinlerinden hak din ahlakı anlatıldığında hemen uzaklaşacak, Yüce Allah'ın varlığını ve birliğini kabul edecek fıtratta yaratılmıştır. Aslında insanların tevhid inancına sahip olabilmeleri için kendilerine mutlaka tebliğ yapılması da gerekmez. Sadece bir yaprağa veya küçük bir böceğe bakarak bile bu gerçeğin farkına varabilirler. Bu konuda en güzel örnek, Hz. İbrahim kıssasıdır. Kavminin asırlardır içinde yaşadığı şirk sisteminden Yüce Allah’ın kendine ilham ettiği akıl ile kurtulan Hz. İbrahim, Allah’ın varlığını ve birliğini kavmine de açıklayarak, onların bu şirk inancına dayalı sistemlerinin temelini yıkmıştır. Hz. İbrahim’in tebliği Kuran’da şöyle bildirilir:
"Gece, üstünü örtüp bürüyünce bir yıldız görmüş ve demişti ki: “Bu benim Rabbimdir.” Fakat kayboluverince: “Ben kaybolup-gidenleri sevmem” demişti. Ardından Ay’ı, doğar görünce: “Bu benim Rabbim” demiş, fakat o da kayboluverince: “Andolsun” demişti, “Eğer Rabbim beni doğru yola erdirmezse gerçekten sapmışlar topluluğundan olurum.” Sonra Güneş’i doğar görünce: “İşte bu benim Rabbim, bu en büyük” demişti. Ama o da kayboluverince, kavmine demişti ki:
“Ey kavmim, doğrusu ben sizin şirk koşmakta olduklarınızdan uzağım. Gerçek şu ki, ben bir muvahhid olarak yüzümü gökleri ve yeri Yaratana çevirdim. Ve ben müşriklerden değilim." (Enam Suresi, 76-79)
Tevhid İnancının Büyük Mükafatı: "Allah’ı Dost Edinmek"
Tevhid inancına sahip olmanın kazandırdığı en büyük mükafat, Yüce Allah’a yakınlaşmak ve O’nu dost edinmektir. Bu durumda Allah korkusuna ve sevgisine sahip olan müminin hayattaki tek amacı da O'nun hoşnutluğunu, rahmetini ve cennetini kazanmak olur. Bu nedenle de:
Kalbinde ve aklında daima Yüce Allah olduğu için gördüğü güzellikler karşısında "Allah ne güzel yaratmış, O övülmeye layıktır" der, Allah'ı en güzel isimleriyle tesbih eder.
allah
Kendisine verilen her nimetin Yüce Allah'tan olduğunu bilir ve Allah'a çokça şükreder.
Herhangi bir sıkıntı ve zorlukla karşılaştığında ise, bunun Allah'tan bir deneme olduğunu ve hayırlarla birlikte yaratıldığını bilir.
Allah için güzel bir sabır gösterir, tevekkül eder ve ahiret yurdu için salih amellerde bulunur.
Bediüzzaman Said Nursi'nin söylediği "Elhamdülillahi ala külli hal" (Her şartta Allah'a hamd olsun) sözünü kendisine rehber edinir ve nimet içinde de, zorluk içinde de olsa hep Allah'a hamd eder.
Tevhid, Allah’a yakınlaşmanın Allah’ı dost edinmenin yoludur. Allah Kuran'da bu onurlu makama ulaşmaları için tüm müminleri teşvik etmektedir. Yüce Allah müminlere, Zatına yakınlaştıracak vesileler aramaları neticesinde bu dünyada da ahirette de kendilerine dost olacağını şöyle müjdeler:
"... Artık dosdoğru namazı kılın, zekatı verin ve Allah'a sarılın, sizin Mevlanız O'dur. İşte, ne güzel Mevla ve ne güzel yardımcı." (Hac Suresi, 78)