Ramazan ayında, dua ve niyaz özel bir cilveye sahiptir. Dua ve yakarış, pak bir özden kaynaklanırsa, derin bir değişim yaratır. Kuran’ı Kerim Peygamberler ve Evliyaullah dilinden güzel ve ince ayarlı dua ve ilahileri anlatıp bu büyük İnsanların huzu ve ihlasını gözler önüne seriyor. Bu ilahi peygamberler, hem edebli bir dille Allah"ı anıyorlar hemde duanın geniş etkisi ve Allah’a dilenme biçimini öğretiyorlar.
Bu programımızı Kur"anî bir dua ile başlıyoruz. Alî İmran suresinin 193 ayetinde şu duaya rastlıyoruz.
Rabbimiz biz “Rabbinize iman edin” diye imana çağrıda bulunan bir çağrıcıyı işittik, hemen iman ettik. Rabbimiz, bizim günahlarımızı bağışla, kötülüklerimizi ört ve bizi de iyilik yapanlarla birlkte öldür.”
İnsan hata yaparak ve tecrübe kazanarak hakikat yolunu katedip çeşitli biçimlerde ibadetler yapıp dualar okumuştur. Bir ibadet biçimi olan Oruç tutmak eski çağlardan beri çeşitli milletler ve medeniyetler arasında yaygın bir şekilde gerçekleştirilmiştir. Her bir kavim ve millet kendi örf ve adetlerine uygun olarak bu ibadeti yerine getirmiştir. Bazı Yunanlı filozoflar, özellikle **pisagures ve platon’a göre oruç tutmak, İnsan’ın ruhunda ve özünde bazı manevi etkiler yaratmakta ve de İnsan’da ruhani ilhamlara yol açabilmektedir. Amerika kıtasının yerlilerinin inancına göre, oruç tutmak, hidayete ulaşmaya yardımcı olur ve ruhun da arınmasına sebep olur. Bazı yerli kabilelerde, dünya hayatında başarılı olabilmek ve bedeni güçü arttırmak için oruç ve duanın gerekli olduğuna inanırlardı.
Romanyalılar ve Hindular bolca oruç tutarlardı. Yunanlılar ve Mısırlılar da en fazla oruç tutan milletlerden sayılırdı. Brahmanlar ve Hindular ayın 1. ve 4. günlerinde ve ay tutulması sırasında oruç tutarlardı. Budailer ayın 1, 9, 15, 22. günlerinde oruç tutarlardı.
Yahudi dininde Temmuz ayının 9, 10 ve 22. günlerinde oruç tutma farzdır. Tevrat’ta Farz Oruçlar Faslı diye bir bölüm vardır. Hıristiyan kavimler de farklı günlerde oruç tutarlar. İslamın tayin ettiği farz oruç süresi Ramazan ayıdır. İslam Peygamberi Ramazan ayını en kutlu ay olarak tanımlayıp, bu ay süresince ilahi rahmet ve mağfiretin indirileceğini, sonundaysa cehennem ateşinden kutuluşun yaşanacağını vurguluyor.
Almanyalı ünlü şair “Yuhan Wolfgang Guate” , İslam kültür ve medeniyetinden etkilenmiş bir düşünür ve şairdir. Guote’nın batı-doğu divanı, Avrupa ve dünya edebyatçıları tarafından büyük bir itibar gören bir şaheserdir.
Californiya Ünversitesi öğretim üyesi ve “Guate ve İslam” kitabının yazarı bayan Dr. Memsen bu şair’in manevi düşünceleri konusunda şunları söylüyor:
“Guate’ 23 yaşındayken İslam Peygamberi hakkında söylediği güzel bir şiirle İslam’a yönelmenin ilk işaretlerini verdi. O daha sonra İslam hakkındaki araştırmalarını derinleştirdi. Nitekim 70 yaşındayken Kuran’ın indirildiği kadir gecelerinde uyanık kalmaya çalışıyordu. Guate açıkça İslam’ın getirdiği değerlere inandığını ilan etti. Onun İslam’a duyduğu yakınlık, Doğu Divan’ında göze çarpıyor. Nitekim Almanyalı şair müslüman olduğuna ilişkin söylentileri yalanlamıyordu.
Bayan Dr. Memsen ayrıca şunları kaydediyor:
“ Guate Kuran’ın güzel ayetlerinin bir kısmını not etmişti. Bu ayetler Kur"an’ın azametini gösteriyor. Guate açısından İslam’ın en büyük getirisi, tevhid düşüncesi ve inançıdır ve Alllah’ın nişaneleri tabiatta açıkca göze çarpıyor. Bu yüzden Guate, Bakara suresinin 115. ayetine özel bir ilgi gösterirdi. Çünkü Allah bu ayette şöyle buyuruyor:
""Doğu’da Allah’ındır, batı’da, her nereye dönerseniz Allah’ın yüzü (Kıblesi) orasıdır. Şüphe yok, Allah kuşatan ve bilendir.""
Guate açısından dikkate değer diğer bir mesele, İnsan’ın Allah tarafından hidayet edilmesi ve yönlendirilmesidir. Nitekim Guate “Ehdena sıratel Mustagim” yani “bizi doğru yola hidayet eyle” ayeti şerifine tutkun olup bir şiirinde diyor ki;
Ne zaman bir işe başlarsam ve şiir söylersem, “Sen doğru yolu bana göster” diye yalvarırım.
Dr. Memsen bu konuda şunları kaydediyor;
Guate, Kur"an’ı interesan bir hakikat olarak nitelendiriyor. Onun inancına göre Kur"an, fevkulade bir metoda sahip verimli ve çok azametli bir eserdir. Guate’nın dil ve edebiyatıyla aşina olan herkes, Onun “İnteresan bir Hakikat” ibaresini her yerde kullanmadığını bilir. Çünkü Guate sadece şaheserleri veya eşsiz eserleri, “İnteresan Hakikat” olarak tanımlıyordu. Nitekim Guate, doğu divanı’nda güzel bir şiirinde şöyle diyor;
Kuran’ın kâdim veya Hâdis olduğunu tartışmam, fakat bildiğim tek şey, Kuran’ın bütün kitaplardan üstün olmasıdır.
Toplumsal hayat ve adabı muaşerette başarılı olmanın sırrı güler yüzlü ve güzel ahlaklı olmaktır. Güzel huy ve ahlak, insan’a dost kazandırdığı gibi İnsan’ın sağlıklı kişiliğinin gelişmesinede sebep olur. Psikologların da inancına göre; güler yüzlü olmak, İnsan’ın beden ve ruhu üzerinde olumlu ve yapıcı etkiler bırakır. Güzel huy ve ahlak gözleri şeffaf kılar, ses tonunu durultur ve kan dolaşım hızını arttırır ve de İnsan’ın öz güvenini takviye eder. Böylece toplumsal hayat ve çevre neşeli olur ve faal hale gelir. Samuel Esmailez bu konuda şunları belirtiyor:
“ Ferdi ve toplumsal hayatta gelişme ve başarılı olma, İnsan’ın ferdi özellikleri ve fıtrî niteliklerine bağlı olduğu gibi, insan’ın ılımlı mizaç’a ve güzel huy ile ahlak’a sahip olmasında bağlıdır. Peygamberlerle Ehl-i Beyt’in Masum İmamları ve din alimleri, insan’ın beden ve ruh yapısı ve ihtiyaçlarının bilincinde oldukları için İnsanları, güzel ahlakla bütünleşmeye çağırmış bulunuyorlar.
Nitekim Peygamber efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.a) şöyle buyuruyor;
“Benim bağlılarımı yani (Müslümanları) cennete götürecek en etkin unsur, Allah korkusu ve güzel ahlaktır.”
Emir"ul Müminin Hz. İmam Ali (as) de şunları vurguluyor:
“Güler yüzlü olmak ve güzel ahlak ile donanmak, İnsan’ın rızkını arttırır.”
İmam Cafer us-Sadık (As) de güzel ahlak konusunda buyuruyor ki:
“ Akıl ve mantık güçü yüksek ve daha mükemmel olan kimseler, diğer halk kesimlerine kıyasla daha bir güzel huy ve ahlaka sahiptirler.
Allah’ım.
Muhammed ve Âli Muhammed’e selam ve salavat gönder ve Ramazan ayının faziletleriyle ilgili tanım ve marifini bizlere ilham eyle.
source : alhassanain