Bazı tarihçiler şöyle anlatıyor:[1] Ömer b. Hattab, Ebubekir"e gelip şöyle dedi: "Sana biat etmekten kaçınan bu adamdan neden biat almıyorsun? Be adam! Ali sana biat etmedikçe hiçbir şey yapamazsın! Çağır, gelip sana biat etsin." Bunun üzerine Ebubekir, Kunfuz"u, Emirü"l-Müminin"e (a.s) gönderdi, "Resulullah"ın (s.a.a) halifesinin çağrısına uy." dedi. Ali (a.s) şu karşılığı verdi: "Ne çabuk Resulullah adına yalan söylemeye başladınız?" Kunfuz geri döndü ve Ali"nin (a.s) sözlerini Ebubekir"e iletti. Ebubekir uzun süre ağladı. Ömer bir kez daha söyledi: "Bu adamın, sana biat etmesini geciktirme. Ebubekir Kunfuz"a şöyle dedi: "Ona bir kez daha git ve "Resulullah"ın (s.a.a) halifesi, kendisine biat etmen için seni çağırıyor." de." Kunfuz, Ali"nin yanına geldi ve kendisine söylenenleri tekrarladı. Ali (a.s) sesini yükselterek şöyle dedi: "Subhanallah! Bu adam, kendisine ait olmayan bir yetki iddiasında bulunuyor." Kunfuz bir kez daha geri döndü ve Ali"nin sözlerini aktardı. Ebubekir uzun uzun ağladı. Ömer, "Kalk." dedi, "O adama gidiyoruz." Ebubekir, Ömer, Osman, Halid b. Velid, Muğire b. Şu"be, Ebu Ubeyde b. Cerrah ve Ebu Huzeyfe"nin azatlısı Sâlim kalkıp Ali"nin (a.s) evine gittiler.
Fatıma (a.s), izni olmadan hiç kimsenin evine girmeyeceğini sanıyordu. Fatıma"nın (a.s) evinin kapısına gelince, kapıyı çaldılar. Fatıma (a.s) onların seslerini duyunca yüksek sesle şunları söyledi: "Babacığım! Ya Resulallah! Senden sonra, İbn Hattab"dan ve Ebu Kuhafe"nin oğlundan neler çektik! Sizin gibi, çok kötü davranışlar sergileyen bir kavmi hatırlamıyorum. Siz değil misiniz ki, Resulullah"ın (s.a.a) cenazesini elimizde bırakarak, halifelik işini aranızda halledenler? Bu konuda bize danışmadınız ve bizim hiçbir hakkımızı vermediniz."
Kapıdakiler Fatıma"nın (a.s) bu sözlerini duyunca ağlayarak geri çekildiler. Kalpleri parçalanacak, ciğerleri yırtılacak gibi oldu. Ama Ömer yanında birkaç kişiyle orada kaldı. Ömer, odun isteyerek avazı çıktığı kadar bağırdı: "Ömer"in canı elinde olan Allah"a yemin ederim ki, ya çıkarsınız ya da evi içindekilerle birlikte ateşe veririm." Orada bulunanlardan bazıları, "Ey Eba Hafs! İçinde Fatıma var!" dediler. "Evet." dedi, "İçinde Fatıma olsa da…"[2]
Hz. Fatıma (a.s) kapının arkasında durdu ve kapı önünde bekleyenlere seslendi:
"Yazıklar olsun sana Ömer! Allah"a ve Resulü"ne karşı bu cür"et nereden geliyor? Yoksa sen Allah Resulü"nün neslini dünyadan kesmeyi, zürriyetini yok etmeyi ve Allah"ın nurunu söndürmeyi mi istiyorsun? Ama unutma, Allah nurunu tamamlayacaktır."
Ömer kapıyı tekmelemeye başladı. Fatıma (a.s), hicaba riayet etmek maksadıyla kapı ile duvar arasına saklandı. Evin içine girdiler. Bu sırada kapı ile duvar arasına sıkışan Fatıma (a.s) karnındaki bebeğini düşürdü.
Hep birlikte, yatağında oturan Emirü"l-Müminin Ali"nin üzerine çullandılar. Elbiselerinden tutarak yaka paça sürükleyip Sakife"ye götürmeye başladılar. Fatıma (a.s), kocasını götürmelerine engel olmaya çalıştı ve şöyle dedi:
"Allah"a yemin ederim ki, amcamın oğlunu zulmederek sürüklemenize izin vermeyeceğim. Yazıklar olsun size! Biz Ehl-i Beyt"le ilgili olarak ne çabuk Allah"a ve Resulü"ne ihanet ettiniz? Oysa Resulullah (s.a.a) bize tâbi olmanızı, bizi sevmenizi ve bize sarılmanızı tavsiye etmişti."
Ömer, Kunfuza, "Buna vur." dedi. Kunfuz, Fatıma"ya bir kırbaç vurdu. Kırbaç bir pazubant gibi Fatıma"nın bütün vücudunu sardı.[3]
[1]- bk. el-İmame ve"s-Siyase, İbn Kuteybe, s.29-30
[2]- el-İmame ve"s-Siyase, İbn Kuteybe, s.29-30
[3]- Mir"atu"l-Ukul, 5/320