Cabir (r.a) rivayet eder: Bir bedevî Hz. Peygamber'in (s.a.v) yanına geldi ve dedi ki: "Ey Muhammed! Bana İslâm'ı anlat." Buyurdu ki: "Tek ve ortaksız Allah'tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed'in Allah'ın kulu ve resulü olduğuna şahadet etmektir İslâm." Dedi ki: "Bunu bana göstermenin karşılığında benden bir ücret istiyor musun?"
Buyurdu ki: "Hayır, sadece akrabaları sevmeni istiyorum." Dedi ki: "Benim akrabalarımı, yoksa senin akrabalarını mı?" Buyurdu ki: "Benim akrabalarımı." Dedi ki: "O zaman gel, sana bu hususta biat edeyim. "
Mücahid, bu sevgiyi, Resulullah'a (s.a.v) tâbi olmak, onu tasdik etmek ve onun akrabalarıyla ilişkiyi sürdürmek şeklinde tefsir etmiştir. İbn Abbas ise, Hz. Peygamber'in (s.a.v) akrabalarına yönelik sevgiyi korumak olarak açıklamıştır.(1)
Zemahşerî der ki: Bu ayet nazil olduğu zaman, insanlar dediler ki: "Ya Resulallah! Sevmekle yükümlü olduğumuz akrabaların kimlerdir?" Buyurdu ki: "Ali, Fatıma ve onların iki oğlu."(2)
---------------------------------------------------
(1)- bk. Fedailu'l-Hamse Mine's-Sihahi's-Sitte, 1/307
(2)- bk. Zemahşerî, el-Keşşaf; et-Tefsiru'l-Kebir, Fahreddin er-Razi; ed-Dürrü'l-Mensûr, Suyuti; Zehairu'l-Ukba, s.35. Allâme Eminî, bu ayetin Ali, Fatıma, Hasan ve Hüseyin hakkında indiğini belirten kırk beş tane kaynağı sayar. bk. el-Gadir, c.3