- Onlar, Allah'a ve âhiret gününe inanırlar, iyiliği emreder, kötülükten men'ederler; hayır işlerine koşarlar. İşte onlar iyilerdendir.
- Yapacakları hiçbir iyilik inkâr edilmeyecektir. Şüphesiz Allâh, (günâhlardan) korunanları bilmektedir.” (Al-i İmran, 114-115)
"Hayırlar"dan maksat, ibadet, infak, adalet veya ihtiyaçları giderme gibi salih amellerdir. Bu, kelime başına "el" takısı gelmiş bir çoğuldur. Bu durumda kapsayıcılık ifade eder. Daha çok mali hayırlar anlamında kullanılır. Hayır kelimesinin mal anlamında kullanıldığı çokça görülmüştür.
Yüce Allah, bir grup önemli salih amelden söz ediyor: İman, marufu emretme ve münkeri engelleme, hayırlarda yarışma gibi. Sonra onları salihler olarak nitelendiriyor. Şu halde onlar dosdoğru yolun izleyicileridirler. Peygamberlerin, doğruların ve şehitlerin arkadaşlarıdırlar. Bu anlamı, şu ayetlerden algılıyoruz: "Bizi dosdoğru yola ilet. Nimet verdiklerinin yoluna. Gazaba uğrayanların ve sapmış olanların yoluna değil." (Fatiha, 7) "İşte onlar, Allah'ın kendilerine nimet verdiği peygamberler, doğrular, şehitler ve salihlerle beraberdir." (Nisâ, 69)
"Yapacakları hiçbir iyilikten yoksun bırakılmazlar..." Küfran=nankörlük şükranın karşıtıdır. Yâni, yüce Allah, onlara şükranla karşılık verir ve hiçbir ziyana uğratmadan yaptıkları hayrı onlara geri verir. Nitekim yüce Allah bir ayette şöyle buyurmuştur: "Kim gönülden bir hayır yaparsa, şüphesiz Allah, şükrün karşılığını verendir, bilendir." (Bakara, 158) Bir diğer ayette de şöyle buyurmuştur: "Hayır olarak her ne infak ederseniz, kendiniz içindir... Hayırdan her ne infak edersiniz haksızlığa uğratılmaksızın size eksiksizce ödenecektir." (Bakara, 272)
“- Onlar ki Rablerine saygıdan titrerler.
- Ve onlar ki Rablerinin âyetlerine inanırlar.
- Ve onlar ki Rablerine ortak koşmazlar.
- Verdiklerini, Rablerinin huzûruna dönecekleri düşüncesiyle kalbleri korkudan ürpererek verirler.
- İşte onlar, hayır işlerine koşarlar ve onlar hayır için önde giderler.” (Mu’minun, 57-61)
ثَلاثٌ هُنَّ جِماعُ الْخَيرِ: إسْداءُ النِّعَمِ، وَرِعَايَةُ الذِّمَمِ، وصِلَةُ الرَّحِمِ
Üç şey hayrın toplayıcısıdır: Nimetleri ihsan etmek, ahitleri gözetmek ve sıla-ı rahimde bulunmak. (Gureru’l-Hikem ve Dureru’l-Kelim, 4675)
اِفْعَلِ الخَيرَ وَلا تُحَقِّرْ مِنْهُ شَيْئاً، فَإنَّ قَليلَهُ كَثيرٌ وَفاعِلَهُ مَحبُورٌ
Hayır yap ve ondan bir şeyi azımsayıp küçük sayma; zira onun azı çok, yapanı ise mesuttur. (Gureru’l-Hikem ve Dureru’l-Kelim, 2326)
إنَّ ما تُقَدِّمُ مِنْ خَيْرٍ يَكُنْ لَكَ ذُخْرُهُ، وما تُؤَخِّرُهُ يَكُنْ لِغَيْرِكَ خَيْرُهُ
Şüphesiz ileriye gönderdiğin hayır, senin için; erteleyip geciktirdiğin şeyin hayrı ise başkası için azık olur. (Gureru’l-Hikem ve Dureru’l-Kelim,3504)
Unutmamayılız ki Allah’a karşı sorumluluk bilinci taşıyan muttakiler yarın kurallarını ihlal etmezler. Biz de bilmeliyiz ki , yarışın kurallarını ihlal etmek amellerimizin boşa çıkmasına yol açacaktır. Bu yüzden yeryüzündeki imtihanımızda diğer müninlerle iyilik ekseninde yarışmalıyız ve yarışma esnasında kalbimiz infak ve diğer salih ameller için tatlı bir heyecan duymalı ve sürekli erdemli işlere koşmalıyız.
source : tebyan