Hurma ağaçlarından on adet sütun üzerinde oluşan Peygamber’in (s.a.a) sade mescidi, Bilal Habeşi’nin sıcak sesiyle okunan ezan dünyayı titretiyordu. Ama günümüzde (vahabilerin hâkim olduğu) Medine’nin yüksek minaresinden okunan ezanlar maalesef hiçbir yeri titretmiyor.
Burada yaşadığımız dünyanın durumuna göz atmanın faydalı olacağına inanıyorum, acaba hak yolunda yükselişe doğrumu gidiyoruz? Yoksa batıl yolunda çöküşe mi?
Ve acaba kurtuluş yol olarak Allah ve resulüne sığınmaktan başka bir yol var mıdır?
Günümüzde gerçekler yalan, yalanlar ise gerçek gösterilmektedir. Güvenlik araçları daha da gelişmiş hale gelirken (maalesef) güvenliğin kendisinden haber yoktur. İlim dalında kitap çoktur ama okuyanı yoktur.
Camii minareleri gökdelenler gibi yüksek ama ezan okumak için Bilal Habeşilerden haber yoktur. Dünyevi süslenmeler baş alıp giderken, maneviyattan haber yoktur.
İlim ve teknoloji ilerlerken, insanlıktan haber yoktur.
Hizmetler çoğalmıştır ama saygı, sevgi, hürmet ve muhabbetten haber yoktur.
Makam ve koltuk peşinde koşanlar çoğalırken, değer verenler azalmıştır.
Eğitim ve öğrenim yükselirken anlama ve algılama daralmıştır.
peygamber
Kazançlı iş yapmayı biliyoruz ama kazançlı yaşamayı bilmiyoruz.
Büyük binalar ve apartmanlar peşinde koşarız ama ailemize sahip çıkmayız.
Yıllarca yaşamak uzun ama gerektiği gibi yaşamak kısa.
Yalan söz çok ama hakiki aşk yok.
Bilim (ilerlerken) çoğalmış ama basiret ve görgü azalmış.
Uzaya gitmek için çaba harcarız ama komşumuzun halini bile sormaya aciziz.
Dışarıda düzeni sağlamaya çalışırız ama yıkılarak dağılmak üzere olan ailemizden haberdar değiliz.
Gelirimiz çoğaldı ahlakımız ise azaldı.
Kemiyet çoğaldı ama keyfiyet azaldı.
İnsanlar, boyu uzun ama aklı kısadır.
Eğlenceler çoğaldı ayrılıklar (boşanmalar) ise kat kat arttı.
Binalar güzel ama temeli gevşektir.
source : tebyan