Din toplumun işlerine yön vermek ve insanları eğitmek için ortaya konan, akaid, ahlak, kanun ve kurallardan oluşan sistemden ibarettir. Din, toplumsal hayata yön vermek ve insanları eğitmek gayesini taşıdığından, onun kanun ve kurallarının toplumun gerçek ihtiyaçlarıyla ve toplumsal değişikliklerle uyumlu, insanın özü ve ruhuna uygun olması, onun hak ve doğru olmasının bir ölçüsüdür. İnsanlık kafilesi evrenin tamamen birbiriyle uyumlu parçalarından ayrı bir parça değil aksine kendi ölçüsünde ona etki eden ve ondan etkilenen, evrenin bir parçasıdır. Bu yüzden insanı yönlendirecek ona rehberlik edecek olan kimsenin onu çok iyi tanıması ve onun yaratılış alemi ile olan ilişkisinden de haberdar olması gerekmektedir. Bu da Allah’tan başka kimse değildir bu açıklamadan hak din, inanç sistemi, çeşitli kuralları Allah tarafından gelen dindir. Batıl din ise Allah’tan başkası tarafından düzenlenen dine denir.
Dinin Gerekliliği
Allame Tabatabai (r.a.) dinin gereklilik ve zorunluluğunu iki delille açıklamaktadır.
Birinci yöntem:
1- İnsan başkalarını hizmetine almak isteyen bir varlıktır.
2- Her şeyi kendi hizmetinde kullanma özelliği, insanın yapı ve tabiatında yatmaktadır.
3- Başkalarını kendi hizmetine alma istemi, hayatın bütün kısımlarında uyumsuzlukların çıkmasına sebep olur.
4- İnsanın layık olduğu kemale ulaşabilmesi için bu uyumsuzlukların ortadan kalkması gerekmektedir.
5- Bu uyumsuzlukların ortadan kalkması, ancak toplumsal hayatı düzenleyecek ve insanı saadete ulaştıracak bir kanunun olmasıyla mümkündür.
6- İnsan, tabiat ve yapısı gereği böyle bir işi yapamaz çünkü bizzat kendisi bu uyumsuzluğun asıl sebebidir.
7- İnsan düşüncesiyle oluşturulan kanunla bu uyumsuzluklar giderilemez.
8- Yukarıda açılamalardan anlaşılıyor ki:
Allah’ın doğa ötesi bir yolla insana doğru yolu göstermelidir ve buna vahiy denmektedir.
İkinci yöntem:
1- İnsan bu evrenin bir parçasıdır.
2- Yaratılış sistemi insanın kemale ermesi için ona gerekli donanım ve yapıya sahip kılmıştır.
3-)İnsanın doğal yapısı sosyal yaşamı gerektirmektedir.
4-)İnsan hayatı ölümle son bulmayan kalıcı ve sonu olmayan bir hayattır.
5-)İnsan dünya hayatında öyle bir yol izlemelidir ki hem bu dünyada ve hem de daimi hayatında saadete ermelidir.
6-)Bu hedefi güden yol ve yönteme din denmektedir.[1]
Dinin hedefi ise şöyle açıklanabilir: İnsanı saadete ulaştıracak ve onun dünyevi işlerini düzenleyecek tek yol, ilahi bir dindir. Fıtratı fıtratla düzelten, çeşitli güçleri taşkınlık halindeyken dengeleyen, insanın dünya ve ahiret, maddi ve manevi hayatını düzenleyen, dindir.
Din gerçeği, hayat sürecinde toplumu dengeleyen ve sonuçta doğal olarak her ferdin de hayatını düzenleyen faktördür. Din insanları fıtrat ve yaratılış yoluna koyarak ona, adaletinde gerektirdiği gibi, fıtri hürriyet ve saadeti bağışlamaktadır. Aynı şekilde, her ferde topluma zarar vermemesi şartıyla, fikrinin ve düşüncesinin onu yönlendirdiği şekilde, hayatın çeşitli alanlarından yararlanması için sınırsız bir özgürlük tanımaktadır
[1] Tabatabi, Seyyid Muhammed, Berresihayi İslami, s. 35-37; Ferazhayi ez İslam, s. 23-25.
source : tebyan