Görüldüğü gibi bu ayetin bu gruba tatbiki ayetin tevili yani ayetin nazil olduğu zamanda mecvut olmayan örneğine tatbiki sayılır.
2- Sıffin savaşında aralarında Ammar b. Yasir’in de bulunduğu İmam Ali (a.s)’ın ordusu Muaviye'nin ordusuyla karşı karşıya geldi.
İslam ordusu başlarında Ebusüfyan ve daha sonra Muaviye bulunan Emevîlerle iki defa savaşmıştır:
a) Hz. Resulullah (s.a.a)’ın döneminde, Ebusüfyan "Bedir" ve "Ahzab" savaşlarına önderlik ederken.
b) Hz. Ali b. Ebutalib döneminde, Ebusüfyan oğlu Muaviye işleri ele geçirip Emevî grubunu İslam aleyhtarı bir yer altı grubu olarak yönettiği zaman. Bu savaşta Ammar Muaviye'nin ordusuna hamle ederken okuduğu şiirin ilk bölümü şöyledir:
Geçmişte sizinle Kur'an'ın nüzulü üzerine savaştık
Bugünse sizinle onun tevili üzerine savaşmaktayız.[1]
Bu şiirde tevil, tenzil karşısında yer almıştır ve "Kafirlerle savaşın" ayetinin Resulullah (s.a.a)’ın döneminde apaçık kafir olan Emeviler'e tatbiki Kur'an'ın "tenzil"i ve İmam Ali (a.s) döneminde içlerinde kafir olan, fakat İslam'la tezahür eden Emevilere tatbiki ise Kur'an'ın "tevil"i olarak adlandırılmıştır.
Dolayısıyla bu açıklamaya göre tenzil karşısında tevil ayetin, gizli örneklerine veya ayetin nazil olmasından sonra gerçekleşen örneklerine uygulamasından başka bir şey değildir.
Resul-i Ekrem (s.a.a) Emiru’l-Müminin Ali'ye hitaben şöyle buyurdu:
"Kur'an'ın tenzili konusunda savaştığın gibi onun tevili konusunda da (Nakisin, Kasitin ve Marikin'le) savaşacaksın ve sonra sakalın başının kanıyla boyanacak."
Bu rivayetlerden anlaşılıyor ki, "tenzil" karşısındaki "tevil"in, genel mefhum ve hükümlerin gizli ve kapalı örneklere veya Kur'an'ın nazil olduğu zamanda mevcut olmayan örneklerine tatbikidir. Buna "tefsir karşısında tevil" diyecek olursak bu rivayetlerin aksine bir isimlendirme yapmış oluruz; böyle bir tevil, "tenzil" karşısındaki tevildir.
Müteşabih Ayetlerle İlgili Tevil
kuran
Tevilin kullanıldığı yerlerden bir diğeri de müteşabih ayetlerle ilgili olarak kullanılan tevildir. Müteşabih ile ilgili tevili incelemek için muhkem karşısında yer alan müteşabih kavramını açıklamak zorundayız.
Allah Teala Kur’an-ı Kerim’in ayetleri iki kısma ayırarak buyuruyor ki:
"Kitab'ı sana O indirdi. Onun bazı ayetleri muhkemdir (açık anlamlıdır), bunlar kitabın anasıdır. Diğerleri de müteşabih (birbirine benzer)dir." (Âl-i İmran,7)
Bu taksimden maksat nedir?
Kur’an-ı Kerim'in ayetlerinin kendi manalarını ifade ettikleri anlamın açıklığı yönünden aynı düzeyde değildir. Bazı ayetlerin kendi anlamlarını bildirmesi açık olup şek ve şüpheye yer bırakmayacak şekildedir; böyle bir ayetle karşılaştığımız an onun açık anlamı zihnimizde şekillenmektedir; örneğin: Hz. Lokman'ın kendi oğluna nasihatleri veya Kur’an-ı Kerim'in İsra suresinde 22. ayetten 39. ayete kadar geçen hikmetli tavsiyeleri gibi.
Lokman oğluna nasihatlerinin bir bölümünde şöyle diyor:
"...Allah'a ortak koşma, çünkü ortak koşmak, büyük bir zulümdür." (Lokman, 13)
Veya şöyle buyuruyor:
"Namazı kıl, iyiliği emret, kötülükten vazgeçir ve başına gelene sabret. Çünkü bunlar yapılması gereken işlerdendir." (Lokman, 17)
Nahl suresinin ayetleri de böyledir; örneğin:
"Rabb'in, yalnız kendisine tapmanızı ve anaya babaya iyilik etmenizi emretti. .." (İsra, 23)
Bu tür anlamları açık olan ayetlere, kitabın ana ayetleri veya muhkem ayetleri denir.
Bu arada, bazı ayetler açık bir şekilde manalarını bildirmezler. Bu ayetlerle karşılaştığımızda aklımıza çeşitli ihtimaller gelir. Bu ayetlerin gerçek ilk bakışta açık değildir. Yani anlamları belirsiz olup diğer anlamlara benzemektedir. İşte gerçek mana diğer anlamlara benzediği için, bu ayetlere müteşabih (benzerliği olan) ayetler denilmektedir.
Bu durumda gerçeği arayan kişilerin vazifesi muhkem ayetlere müracaat ederek muhkem ayetler sayesinde müteşabih ayetlerin belirsizliliğini gidermek, ayetten benzeşme ve şüpheyi kaldırmaktır. Ve bu ise Kur'an açısından ilimde rusuh edenlerin ve ayetlerin gerçeklerini bilenleri yapması gereken bir iştir.
source : tebyan